28 Ekim 2014

ÇAY SEVİLMEZ Mİ?

ÇAY KEYFİ:

Doğanın bize armağanı bu sihirli İksire bayılıyorum. 

Her şeysiz olur ama çaysız bir dünya olmaz. Benim için şu dünyada tek kutsal şey "Çay"dır.

O derece yani...  :))

Bu nedenle hemen hemen tüm çayları yıllardan beri denedim. Şu an için ülkemizde en iyi ve en lezzetli çay, bu aşağıda gördüğünüz çayların karışımı ile oluyor.

Bunların oluşturduğu çay  Renk, Tad, Koku, Uzun süre içilebilirlilik yönleri ile favorim.

Bu çayların her biri tek olarak demlendiği zaman bana göre bir şeyler hep eksik kalıyor. Şimdiye kadar bir çok değişik farklı çayları birbirleri ile karıştırıp denedim ve en hoşuma giden bunların karışımı oldu.

İyi bir çay demleme için tabii şu dört ayrıntıyı kesinlikle atlamamak şart:

1) - Hangi çayı ya da çayları karıştırıp demliyecekseniz, öncelikle soğuk su ile en az iki kez yıkamak gerekli. 

Bunu iki nedenden ötürü yapıyoruz.

1 - Çayın içindeki tozumsu parçacıkların su ile yok edilmesi ve böylece BERRAK bir çay elde etmek. 

2 - Çayın sıcak su ile haşlanmasının önüne geçmek.

Bazı kişiler "ÇAY YIKANMAZ" falan diyorlar. 

Ben buna kesinlikle katılmıyorum. Yalnız çayı asla sıcak su ile yıkamayın. Çay mutlaka SOĞUK SU ile yıkanmalı.

2) - Kireçsiz-klorsuz su kullanmak. 

Bunun için hazır şişe suyu ya da mümkünse artezyen-tulumba-dinamo-doğal kaynak çeşme suyu olmalı. Eğer onları bulamazsanız, normal şehir şebeke suyunu 8-10 saat önceden doldurup, üzeri açık şekilde dinlendirmek ile de elde edebilirsiniz. Böylece kloru uçar ve su biraz iyileştirilmiş olur.

3) - Çaydanlıktaki su kaynamaya noktasına ulaşmasına az kalınca demliği çaydanlığın üzerine kapağı kapalı şekilde koyup, çaydanlığın yapacağı buhar ile birkaç dakika ısınmasını sağlamak çok iyi olur. Böylece çayın rahîyası demliğin içine iyice çıkar. Zaten demliğin kapağını açınca mis gibi bir çay kokusu geldiğinde bunu anlarsınız. 

Çaydanlıkta ki suyu kaynamaya başlayınca yavaşça demliğe dökmeli ve demleme işini tamamlamalı.

Yine bazıları diyorlar ki... "Su kaynatılmamalı. Kaynamadan demlemek gerek"

Ben buna da asla katılmıyorum. Kaynamayan su ile yapılan çay "ÇİĞ" kalıyor hep. Çiğ çiğ bir koku oluyor ve asla lezzetli bir çay olmuyor. Su kesinlikle kaynayacak. 

(Zaten çayı önceden soğuk su ile yıkadığımız ve sonra bir kaç dakika buharda ısıttığımız için "haşlanma" olmuyor).

Son olarak da...

4) - Demlik ve çaydanlık bence kesinlikle EMAYE olmalı. Eski mavi renkli emaye çaydanlıklar bu iş için biçilmiş kaftandı. Bu demliklerde ki çayın tadı diğer tüm demlik türlerinin hepsini açık ara sollar. 

Bir ara kaybolmaya başlamıştı ama kıymetleri yeni yeni anlaşılmaya başladı da, tekrar üretilmeye başlandı.

Mavi, Kırmızı, Beyaz ya da Çiçek desenli gibi farklı renklerde olabiliyor yeni demlikler ve çaydanlıklar. Hangi rengi olursa fark etmez. Yeter ki... Emaye olsun. Elinizden düşürmediğiniz ve çizmediğiniz taktirde ömür boyu kullanabilirsiniz. En sağlıklı demlik-çaydanlık ikilisidir. 
(İkinci sırada porselen demlik gelir. Porselende de çok güzel oluyor).

 (Kahvehane ve çay ve ocakları boşuna bu mavi demlikleri kullanmıyorlar. Girin herhangi bir kahvehaneye, % 90'ı mavi emaye demlik kullanır.

 Tanıdığım eski kahvehanecilerden biri tam 30 kûsur yıldır mavi demliğini hâla kullanıyor).

İşte bu çaydanlıklar.



Çay en azından 15 dakika demlendikten sonra bardağa konmalı.

Güzel bir çay için bunlar olmazsa olmazlar.

Gelelim seçtiğim çayların özelliklerine:

Of  Çay Filiz marka çay ile orjinal Lipton marka çayları uzun süre taze kalması ve içim rahatlığı nedeni ile beğeniyorum. Bunlardan Of çay Filiz çayı güzel bir renk verebiliyor ama Lipton renk olarak bizim geleneksel TAVŞAN KANI ÇAY renginde olmuyor. Rengi daha çok koyu kestane renginde oluyor. Her iki çayı da çok uzun süre taze içebiliyorsunuz. 

(Bu alttaki Of çayı uzun bir süredir kaybetmiştim. Eskiden daha farklı ambalajda idi çünkü. Ama buldum. Yeni ambalajı böyle yapmışlar).


(Eski ambalajı böyle idi. Nerede ise 2 yıldır başka çaylar kullanıyordum. Artık kavuştuk eski dost ile). :))





Lipton'a gelince; 

Bu gördüğünüz sarı renkli orjinal Lipton'dan başka, bir de yerli lipton marka çay var bildiğiniz gibi. "Lipton Doğu Karadeniz" isimli. Onu hiç beğenmedim. Şimdi firma yetkilileri alınacaklar ama bir çaysever olarak ne yazık ki hiç beğenmiyorum. Bence kızmak yerine, çayın kalitesini yükseltin)

Bu aşağıdaki fotoğrafta gördüğünüz orjinal Lipton çok güzel. Yapacağınız karışımın çoğunluğu (yarısından biraz fazla) Of Çay Filiz ya da Lipton olmalı. Bunların ikisini eşit olarak birbiri ile karışım yapabilirsiniz.

 Diğerleri ile ise karıştırırken bunlar en az % 60 olacak.



Bu aşağıdaki sarı renkli Çaykur RİZE TURİST ÇAYI marka çayı da, çay rahiyası vermesi için kullanıyorum. Çay kokusunu, yani rayihasını en iyi bu Çaykur Rize Turist çayı veriyor. 


Yine karışımın % 30'u bu Turist çayı olacak.




Ve en son olarak da... yine Çaykur'un bu Bergamot aromalı TOMURCUK ÇAYI'nı karıştırıyorum.

Çok güzel kokulu oluyor.

Karışımın geri kalan  % 10'u ise bu kokulu Tomurcuk çay kâfi oluyor.


 


Bu oranlardaki çayları birbirleri ile iyice karıştırıp, varsa ahşap bir kutu ya da cam kavanoza doldurun. Oradan alıp demlersiniz. 

(Yani... Ofçayı, Lipton çayı, Çaykur Rize çayı ve Çaykur Tomurcuk çaylarını birbirleri ile karıştırıyoruz).

Çok koyu veya açık çay olmaması için çayı asla göz kararı koymamak gerek. Normal aile çaydanlık demliğine genelde 2,5 yemek kaşığı çay kullanıyorum ve tam istediğim çay oluyor. Ama kalabalık misafiriniz geldiğinde büyük demlik kullanacaksanız, bu 2,5 yemek kaşığından daha fazla koymanız gerekiyor.

O oranı siz deneme-yanılma yöntemi ile birkaç defa'da öğrenirsiniz zaten.


İyi bir çay için tek bir marka 1 kg.lık çay alacağınıza, 250 Gr.lık 3-4 çeşit çay alın ve birbirleri ile harmanlayın. Elinizde yine 1 kg. çay olur ama hiç değilse daha farklı aromalı çay keyfi yapabilirsiniz.

Tavşan kanı kırmızısı, uzun süre taze kalabilen ve Bergamot aromalı nefis çay ile iyi keyifler.

 NOT:: Çay tamam ama asla ve asla bu güzel çaya LİMON SIKIP içmeyin.

Çaya limon katılmasına feci halde karşıyım. 

Çünkü çay, çay olmaktan çıkıyor. Limonlu çay, araba aküsüne konulan asitin tadı gibi geliyor. Berbat ve iğrenç ötesi bir tadı oluyor çayın.

(Çayın neden olduğu demir emiliminin önüne geçmek için limon kullanmanıza bir lafım yok elbette. Yerinde bir yöntemdir ama bunu çayı normal içtikten sonra, bir çay kaşığı limon suyunu içerek de halledebilirsiniz. Limonun suyunu çayın içine katarak çayı öldürmeyin).

Son olarak şunu da ilave edeyim. Ben demliğin içine 1 ya da 2 adet mutlaka karanfil atıyorum. Hem Bergamot hem de karanfil mis gibi koku veriyor.

Çayınızı ister böyle orta boy cam bardak ile isterseniz ince belli küçük cam bardak ile...








İsterseniz de Porselen fincan ile içilir. Hangisinden içmeyi seviyorsanız artık.

(Porselen fincan mutlaka ince kemik fincan olmalı).



Çay kültürü sadece Uzak Doğu ve İngilizlere ait değil elbet. Biz Türklerin de kendimize özgü çay kültürü ritüellerimiz var.

Böyle evde ya da iş yerinden farklı olarak, özellikle de tarla da çalışırken (aslında orası da iş yeri sayılır ya..) çalı-çırpı-odun ateşi yakarak, o ateşte toprak testi'de ile kaynatılıp demlikte demlenen çay var ki... Onun da apayrı bir keyfi olur. 

Bir ritüelimizde böyle çay demlemektir. 

Toprak testi + Odun ateşi. Süper ikili.

Ateşte kaynadığı için is kokulu olurdu ama o is kokulu çay çok lezzetli olurdu.

Özellikle akşam üzeri iyice yorulmuşken, yaz aylarında saat 17.00-18.00 gibi ateş yakılıp da, yanına bir de darı (mısır) közleyip içtiğimiz çayların lezzetini hiç unutamayız herhalde. Yorgunluktan eser kalmazdı.

İşte o toprak testilerinden biri. Bir kaç kere çay yapıldığında kapkara oluyor ve KARA BARDAK adını alıyor. 

Bunun yerine Alüminyum, Çelik ya da Emaye çaydanlık kullanıldığında dışları simsiyah oluyorlar ve onlara da KARA GÜĞÜM deniliyor.





::

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder