31 Temmuz 2013

BERGAMA'nın TARİHİ KÖYLERİ:

KADİM DÜNYANIN BÜYÜK KRALLIĞI BERGAMA KENTİ'nin TARİH KOKAN KÖYLERİ:

Eski dünyanın muhteşem yurdu ANADOLU COĞRAFYASI'nın, Batı yakasını şekillendiren ve renklendiren Büyük Bergama (Pergamon) krallığına ait eski eserler ve yerleşim yerleri, sadece Bergama merkezinde değil, Bergama'nın bazı köylerinde de bulunmaktadır.

Örneğin; Ayaskent, Aşağıbey, Paşaköy... gibi.

- Ayaskent    /   MANASTIR.
- Kozak         /   PERPERENE.
- Paşaköy      /   ALLİANOİ.


AYASKENT / MANASTIR:

(AYASKENT UYDU GÖRÜNTÜSÜ ve MANASTIRIN BULUNDUĞU kırmızı daire içinde ki MEZARLIK ALANI). 

Manastır işte bu mezarlığın altında.


AYASKENT köyü Bergama'nın Doğu tarafında ve Paşaköyün biraz Güneyin'de kalan, Bergama'ya 16 km kadar uzaklıkta ki bir köy'dür. 

(Yeni büyükşehir yasasından önce BELDE idi).

(Ayrıca... benim doğduğum köydür. Köyümüz insanına Manav Türk'ü denir).

Ayaskent'te bulunan ama henüz açığa çıkmamış (Kazı çalışması yapılmamış olan) büyük bir Manastır olduğu biliniyor. Ayaskent mezarlığında, büyük olasılıkla hava şartları nedeni ile toprak yüzeyine çıkmış olan çok sayıda kalıntı var.

Köy mezarlığının arka taraflarındaki tarlaların bulunduğu mevkii köy halkı tarafından "Manastırlık mevkii" olarak biliniyor.

Kültür Bakanlığının ileri ki yıllarda bu mezarlıkta kazı çalışmalarına başlayacağı ve Manastırın gün yüzüne çıkarılacağı konuşuluyor.

Ayaskent mezarlığının sadece küçük bir bölümünde çektiğim aşağıdaki fotoğraflarda göreceğiniz üzere çok sayıda eski taş-blok-sütun türü malzeme var. Mezarlık hem günümüzde kullanılıyor hem Osmanlı zamanında kullanılmış hem de Manastır'ın olduğu yıllarda kullanılmış. 

Toprak altındaki Manastırın Hıristiyanlar dönemine ve belki de... Allanoi gibi antik dünya'ya ait olma olasılığı yüksek. 

Çünkü... Paşaköy (Allanoi) ile Ayaskent köyü birbirlerine oldukça yakınlar.

Aşağıbey / Perperene = SAYFİYE MERKEZİ.

Paşaköy / Allianoi = SAĞLIK MERKEZİ.

olarak kullanıldığına göre,

Ayaskent / Manastır = EĞİTİM MERKEZİ  amacı ile kullanılmış olmalı.

MANASTIR'lar ibadet yerinden çok eğitim yeri amacı ile kullanıldığına göre, bu Manastır'ın da eğitim merkezi olarak kullanıldığını söylemek gayet mantıklıdır. Manastırlar için günümüz dünyası'nın üniversitelerinin ilk ataları denilebilir. Çünkü günümüz üniversite kampüslerine çok benziyorlar.

Bazen dağlarda sadece ibadet amacı ile kullanılan tek bir binadan oluşan manastırlar var ama Ayaskent'teki Manastır o tarz değil. 


Daha çok kompleks bir yapı olduğu anlaşılıyor.

Eğitim verilen bina ve burada kalan rahip ve rahibeler için yatakhane, yemekhane ve burada ölüp de buraya gömüldükleri mezarlık... gibi oldukça geniş bir alanı kapsayan kalıntılar var. Ayrıca sadece köy mezarlığı da değil, hemen buraların devamı olan ve Güney-Batı istikametine devam eden eski yerleşim yerleri var.

Şu anda mezarlığın hemen önündeki köyün sanayi sitesinin bulunduğu alanın altı ve oradan güneybatı'ya doğru ova içine devam eden çok sayıda eski yerleşkelerin kalıntıları çıkar hep.


Örneğin: 

Köy halkının dilinde UŞMAR MEVKİİ  (Üçpınar mevki) denilen yerdeki tarlaların altlarında hep çanak-çömlek parçaları çıkar. 

Bu bölgedeki en önemli yerlerden biri de TEPE TARLA denilen bir yerdir. Burada ve çevresinde çok kalıntı ve eser bulundu ve halen çıkıyor. Bu tepe doğal bir tepe mi yoksa bir Tümülüs mü? tam netlikle bilinmiyor. 


Ayaskent ve Paşaköy birbirlerine oldukça yakınlar demiştik. Kırmızı çizgi ile gösterdiğim Paşaköy'deki bu barajın altındaki Allianoi ile Ayaskent'teki mezarlığın altındaki Manastır işte bu kadar birbirlerine yakınlar. 

Araları 3-4 km kadar.





Bergama ve iki köyünün ise birbirlerine ne kadar yakın olduklarını bu uydu görüntüsünden de anlayabiliyoruz.


Her iki köy Bergama'ya 16 - 17 km kadar uzaklar.

Ayaskent ve Paşaköy ise birbirlerine 3-4 km kadar mesafe ile oldukça yakınlar.



Ayaskent köyünün olduğu bölgeden, 

- Kuzeyin'den İLYA ÇAYI (Allianoi'den de geçip geliyor).

- Güneyin'den ise BAKIRÇAY NEHRİ (Kaikos) geçiyor.


Bölge için bir nevî küçük MEZOPOTAMYA denilebilir.

(Mezopotamya = İki nehir arasında ki bölge). 



Ayaskent köyü mezarlığın'da çektiğim bu aşağıdaki fotoğraflarda görülen taşlar bile köy mezarlığının olduğu bölgenin hemen altında Antik kalıntılar olduğunu anlamamıza yetiyor. 

Köyün kuruluş geçmişi her ne kadar 15. yüzyıla kadar gitse de, şu andaki köy merkezinin hemen yakın civarında toprak altında çok daha eski bir yerleşim yeri olduğu çok açık. 

Büyük ihtimal bizim köyün tarihi bir kaç bin yıllık olabilir.

Eğer bu köyde de kazı çalışmaları yapılırsa, Bergama kentinin toprak altında kalmış başka değerleri de gün yüzüne çıkmış olacak.












































Ayaskent mezarlığında çekilen bu fotoğraflarda görülen kalıntılar, muhtemelen yağmur-rüzgar gibi doğa olaylarından etkilenip gün yüzüne çıkmış olmalılar.

Kim bilir bu kalıntıların bulunduğu toprağın altında daha ne eserler vardır.

KOZAK / PERPERENE:


Perperene antik kentinin bulunduğu bölgenin uydu konumu.




PERPERENE Antik kenti (henüz kazı yapılmadı) Bergama'nın Kuzey tarafında olan ve hemen Bergama'nın yanıbaşından başlayan "Kozak Yaylasındaki" Aşağıbey köyünün yanındadır.

Burada Antik Perperene kenti'nin kalıntıları vardır. Perperene, Bergama krallarının sayfiye yeri olarak kullanılmıştır.

Perperene'ye gitmek için Kozak yaylasına doğru yola çıkıyoruz ve Bergama - Ayvalık arasındaki o meşhur Kozak yolunda ilerliyoruz.






Bu ağaçlar Kozak yaylasının yani Bergama'nın o lezzeti ile meşhur dünyaca ünlü fıstık çamlarıdır. Pinus Pinea bilimsel adı ile bilinirler.

Dünyanın en dolgun iri taneli fıstıklarıdır.



Kaplan köyü bölgedeki harika çam fıstıkları sayesinde Türkiye'nin en zengin köyü idi bir zamanlar. Medyada sık sık bu özelliği ile haber oluyordu. 

Ama artık fıstık çamları Koza altın madenin gerçek sahipleri olan küresel vahşi kapitalistlerin hışmına uğradığından dolayı kurumaya ve kesilip yok edilmeye başladı. 

Kaplan köyü artık Türkiye'nin en zengin köyü değil.

Köyün merkezinde devasa bir Çınar ağacı vardır. Ben ağacı ilk gördüğümde oldukça yaşlı zannettim ama sadece 60 yıl önce dikilmiş. Buna rağmen devasa boyutta.

(Zaten Çınar ağaçları dünyanın en büyük ağaçlarından olurlar. Bu kadar kısa sürede böyle büyümüş olmaları bu yüzden).






Aşağıbey - Kaplan köyü arasındaki yol üzerinde bir çeşme. Bu çeşmelerden Kozak'ta o kadar çok varki... Her taraf su. 

Zaten dünyanın en iri çam fıstıklarını üreten bu devasa çam ormanı da bu su sayesinde var.



Kozak yolu üzerindeki Madra çayı.





Perperene'ye giriş yolu.



Perperene kalıntıları.



Bazı kalıntılar gün yüzüne çıkmış.



Hemen alttaki fotoğrafta Perperene kalıntılarının arasındaki Çam ağacının hemen arkasında bir mezar görülüyor.

Genellikle müzelerdeki lahit mezarların içine fotoğraf makinasını sokup, içeride ne var? diye flaşlı olarak çekerim ama yılan-akrep gibi hayvanlar vardır korkusu nedeniyle bu doğal ortamdaki mezarın içine elimi sokmaya cesaret edemedim.  :))






Perperene'de bulunan çam fıstığı ağaçları.

Kozak bölgesindeki çam ağaçları antik dönemde buralara dikilmeye başlamış ve o günden günümüze çoğalarak, Dünyanın en lezzetli çam fıstığının Bergama diyarlarında olmasını sağlamışlar.





Perperene'de bir çift mutlu Kaplumbağa..



Perperene Antik kentinden Dikili denizi çok rahat görülüyor.





Kozak'a gidip de hiç CİLVELİ ÇAY içmeden dönülür mü?

Dünyanın en lezzetli çam fıstığını yetiştiren Kozak diyarının bu çam fıstıklarını hafifçe kavurup, taze demlenmiş çayın içine atarak içmek o kadar hoş ki.

Kozak'a gidecek olanlar mutlaka bu cilveli çayı tatmalı.

(İçine çam fıstığı konulan çay, yörede cilveli çay olarak adlandırılıyor).

Ne yazık ki, dünyanın yönetici sınıfını oluşturan sömürgen kapitalistler, her yerdeki acımasızlığını Kozak'ta da hayata geçirdiler ve bu çam diyarı bu kapitalist sömürgenlerin altın madeni nedeni ile hızla yok oluyor.

Bölgedeki taş ocakları da en az altın madeni kadar Kozak'ı yok ediyor. 

Tek fark... taş ocakları çok uzun yıllara rağmen yavaş yavaş yok ediyordu. Ama şimdi altın madeni o kadar hızlı bir yok ediş sergiliyorki, taş ocaklarının verdiği zararı nerede ise mum ile aratıyor.


Bir daha yine böyle bir diyarın oluşması için antik dönemin o insanlarının BİLGELİĞİ tekrar bu dünya üzerine hakim olması ile mümkün olacak gibi görünüyor.



İşte Bergama'nın CİLVELİ KOZAK ÇAYI:

Çay demlenirken fıstıklar kavrulur. 


Ve... ister çayın yanında, isterseniz de bardağın içine atarak lezzetine lezzet katılan o bir bardak çay bu.









Ayrıca,

Bergama / Kozak köylerinde bu sofra'da görünen düğün yemekleri de çok lezzetlidir.

Eğer Kozak'ı gezerken bir köy düğününe rast gelirseniz, gidin ve sadece bir "merhaba" deyin.

Hemen sizi davet edecekler ve önünüze bu sofradan koyacaklardır.

Not: 1 - (Aşağıdaki bu bir SİNİ yemek fotoğrafı Facebook Kozak sayfasından alınmıştır). 

Not: 2 - (Bergama köylerinde bu büyük tepsiye genellikle SİNİ adı verilir).




PAŞAKÖY / ALLİANOİ:



PAŞAKÖY  Bergama'nın Doğu tarafında bulunuyor ve o dönemlerde su terapisi tedavilerinin yapıldığı bir sağlık merkezi olarak kullanılan "Allianoi'ye" ev sahipliği yapıyor.

Allianoi ılıcası dünyanın günümüze dek ulaşmış tek sağlam Antik ılıcası idi. 


(Ne yazık ki onu da suya gömmeyi başardık bu yüzyılda ki kifayetsiz yöneticiler tarafından. Halbuki hem baraj hem de bu antik kent çok rahat ikisi bir arada olabilirdi. Dünyada bunun örnekleri var).


Bu tarihi Selçuklu dönemi Taş Köprü ve diğer antik döneme ait yerler artık Yortanlı barajı suları altındalar. Bu fotoğrafları 2007 yılının Mayıs ayında çekmiştim. O zamanlar henüz su tutumuna yeni başlanmış ve buraları su altında değildi. 

(İyiki de çekmişim bu fotoğrafları).

Bu taş köprüden Allianoi'ye ılıcaların olduğu yere girilirdi.





Çocukken piknik yapmaya (Hıdrelez günleri gibi) gittiğimizde, bu köprü altından akıp geçen İLYA ÇAYINDA aynen bu fotoğraftaki gibi sepet ya da oltalar ile balık tutardık ve yüzerdik.



Karşıdaki (fotonun ortasında) beyaz renkli bölgeden İLYA ÇAYI akıyordu bir zamanlar. O beyaz yerler İlya çayının yatağıdır.




Yıllarca bu antik kalıntıların üzerinde oyunlar oynamışız meğerse. Ayaklarımızın hemen yarım metre altında bir tarih yatıyormuş.

Baraj yapımı çalışmalarında Allianoi antik kenti ortaya çıkmıştı.





Artık bu tarih sular altında.







Ilıca odaları antik sütunların hemen diğer tarafındaki konik çatılı yerde bulunuyorlardı.

Eskiden sadece bir tane eski Daire şeklindeki bir havuz vardı ama daha sonraki yıllarda bir de dikdörtgen büyük havuz bulunmuş ve bir müddet o da ılıca olarak hizmet vermişti.



Bu güzelim tarihi yer artık baraj suları altında. Baraj da gerekli ama bu tarihi yer korunup, yine baraj yapılabilirdi. 


ALLİANOİ ANTİK KENTİ İŞTE BU BARAJIN ALTINDA ŞU ANDA.



SONUÇ OLARAK;

Ülkemizi dünyaya farklı bakabilen ve iş bilir siyasetçiler yönetse, Bergama (ve benzeri yerleri) toprak altındaki olağanüstü tarihlerini su ya da toprak ile GÖMMEK YERİNE ortaya çıkartıp reklamını yaptırsa, bu Anadolu coğrafyası dünyanın turizm merkezi olur. 

Buralarda harcanacak olan para çok kısa zamanda kendini amorti eder ve kâr'a geçer.

Ayaskent, Perperene ve Allianoi gibi yerlerdeki kâdim kalıntılar gün yüzüne çıkmış olsa, Bergama merkezdeki eserler ile birlikte kare as oluşturup müthiş bir çekim merkezi olur ama dünyaya o gözle bakmayı bilen siyasetçilerimiz ne yazık ki bu çağda yok.


Belki gelecek nesil bu vizyonsuzluğu aşabilir.

2 yorum:

  1. Merhaba, Fotoğraflarınızdan birkaçını sayfamda kullanmak için alsam uygun olur mu? Cidden çok güzel çekmişsiniz.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Ali bey.

    Elbette kullanabilirsiniz. Sevinirim.

    İyi günler.

    YanıtlaSil